23 Eylül 2011 Cuma

Özgür Dünce - 6


Yeniden merhaba.

Tux Guitar ile uğraşıyorum. Guitar Pro'ya göre bazı avantajlarını yazmıştım dünceye daha önce. Şu anda ise bir eksikliğinden bahsedeceğim. Da capo, Da Segno, Da Capo al fine gibi komutlar yok. Tux Guitar'ın kendi sitesindeki forumdan öğrendiğim kadarıyla 'henüz' desteklenmiyor. Neyse benim için çok önemli bir sorun değil. Çünkü lilypond dosyası olarak çıkaracağım Tux Guitar'da yazdıklarımı. Neden? Çünkü Tux Guitar'ın .pdf çıktısının kalitesi düşük. Lilypond'un çıktısı ise gerçekten berrak.

Tux Guitar'ın birkaç eksiği daha; 'Başlangıç öncesi sayma' yok. Ölçünün içerisinde herhangi bir yerden dinlemeye başlayamıyorsun, illaki ölçü başına gidiyor. Şimdilik bunları gördüm. Tabi bunları Tux Guitar'ı geliştiren ekibe iletmek lazım.

(...)

Nota kitabı çalışmamı, tamamen 'özgür yazılım'larla yapmak artık benim için bir onur meselesi haline dönüştüğünden ve önüme sürekli problemler ve eksiklikler geldiğinden, çözebildiklerimi ve çözemediklerimi buraya yazıyorum. Biriksin diye. Çünkü biliyorsunuz Microsoft kan demek, savaş demek, Irak'lı kadınların bütün Orta Asya'ya dağılıp fahişelik yapmak zorunda kalması demek. Tırnak içinde demokrasi demek... Kalsın. Birkaç gün fazla uğraşırım, birkaç saat daha eklerim uykusuzluğuma, 3-5 bardak daha fazla çay içerim, belki biraz daha koyu...

Neyse... Hepimizin bildiği şeyler muhtemelen ama yeri gelince yazayım içimdekileri dedim.

Dün Scribus'u kurdum -bakın indirdim demiyorum- depodan. Hemen karşıma çıkan sorun, beni aştı. Biraz moralimi de düşürdü açıkçası. PDF dosyalarını Scribus'a aktaramama problemi. İnternetten küçük bir arama yaptığımda da scribus'un 'PDF İmport' olayını desteklemediğini anladım.

Demek ki, pes etmemek gerekiyor ki, akşam Necati bir formül buldu. Birkaç satır kod yazarak işi çözdü. Tabi böylelikle ben de yabancı olduğum bir alana daha ayak basmış oldum: “Terminal

Terminal'e nasıl giriliyor? Alt + F2 yapıyoruz. Karşımıza çıkan pencereye 'uçbirim' yazıyoruz, çıkana tıklıyoruz. İşte terminal.

Yeni ekran görüntüsü windows'taki Ms-Dos'u andırıyor. Hakikaten de benzer bir çalışma prensibi var'mış'.

şuradan öğreneceğiz birşeyler, çaresi yok.

Ben yine de öğrendiğimi yazayım buraya:

Şimdi hani Scribus bizim PDF dosyalarını içe aktarmıyordu ya, Necati de .pdf'den .svg'ye dönüştürmek için bir yöntem buldu.

Terminali açıyoruz. 'ls' komutu MS-DOS'taki 'dir' komutuyla aynı işlevi görüyor, yani o dizinin altındaki dosya ve dizinleri listeliyor.

'cd Masaüstü' yazarak Masaüstü dizinine geliyorum. Bu arada, küçük/büyük harflere dikkat etmek gerekiyor. Masaüstündeki 'Andonis.pdf' isimli dosyayı .svg uzantılı yapacağım.

Komut:

pdf2svg Andonis.pdf Andonis.svg

Yani:

pdf2svg [Kaynak] [Hedef]

Böylece .svg uzantılı dosya oluşturulmuş oldu. Scribus bunu alırken de bir problem yaşattı bana; .svg uzantısını, .sla yaparak 'import' (İthal et) işlemini yaptı. Çok sağlıklı olduğunu söyleyemem. Çünkü grafik üzerinde oynamalar yaparken bozulmalar, garip sorunlar ortaya çıktı.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Özgür Dünce - 5


Bir şarkı arşivi oluşturmam gerekiyor. Torrent kullanacağım. İsoHunt.com üzerinden bir arama yaptım. Torrent dosyasını indirdim ve tıkladım. Direkt 'Transmission 2.05' programıyla açıldı. Herhangi bir problem olmadı.

Cd yazdırmak için boş cd'yi taktım ve 'CD/DVD Oluşturucusu' kendiliğinden açıldı ve 'sürükle-bırak' yöntemiyle CD'yi yazdım. Hatta “Windows için de uyumlu hale getireyim mi?” diye de sordu, “Getir” dedim. Bizim cd sürücünün 'açılmama' sorunu olmasına rağmen herhangi bir sorun olmadan tamamladım cd yazmayı.

Bu arada Open Office'in Metin İşlemcisinde yani Microsoft'un Word'ü işlevini gören yazılımda, bir takım kolaylıkları keşfediyorum. Yazıyı seçip sağ tık yapıldığında, yazıyla ilgili pek çok kontrol -yazı tipi, büyüklüğü, satır aralığı, hizalama ... - olanağı var. Kolay bir arayüz de yapılmış.

Bir sürü iş yapıyorum. Bir taraftan bu yazıyı yazmak için Open Office açık. Bir taraftan internette geziniyorum. Bir taraftan torrentten albümler indiriyorum. Bir taraftan da cd yazıyorum. İşte ihitiyaç, çözümü bulmayı dayatıyor insana. Meğer ki 2 çalışma alanıyla çalışabiliniyormuş. Hemen sağ alt köşede bir simge var ona tıklanınca ikinci çalışma ekranına geçiliyor.




13 Eylül 2011 Salı

Özgür Dünce - 4


Dikkat ettim de kullanıcılar 'geçiş sürecinde zorlanmasınlar diye kısayollar windows'takiyle aynı. Çevremdeki 'windows diretirleri'nin en önemli itirazı 'sağ tık-yenile' komutasının olmayışı!

Bugün “windows'taki guitar pro yerine ne kullanabilirim” diye google a sorarken -bu google'ın da özgür yazılımı yapılabilir mi?- guitar pro 6'nın linux tabanlı olarak da üretildiğini öğrendim. Ücretli bir yazılım tabi onlarınki.

Guitar Pro programı gitaristler için epeyce kullanışlı ve faydalı. Özgür yazılım alternatifi ise 'TuxGuitar' imiş. Hemen Ubuntu Yazılım Merkezi'ne tıkladım. TuxGuitar'ı buldum ve 'kur'u tıkladım. Birkaç dakikada kuruldu.

Hemen bir ses problemiyle karşılaştım. Midi çıkışı kapalı sanırım. Tux Guitar'ın kendi sitesinde bir forum var. Forumun içindeki 'problems' klasöründe ufak bir gezinti sayesinde, “Hello, What is your name” üst sınırındaki ingilizceme rağmen meseleyi anladım. Pek çok kişinin yaşadığı bir problemmiş.

Kurulum yaparken 3 paket kuruluyormuş meğer, 'daha fazla bilgi'ye tıklayıp birinin; Java Sound Application'ın işaretlenmemiş olduğunu gördüm ve düzelttim.

Sonra programı açtım. Sırasıyla Tools-Settings-Sound-Midi Port'u Gervill olarak değiştirerek işi çözdüm.

Tux Guitar 1.2 -şu andaki güncel sürümü- , Guitar Pro 3,4,5 dosyalarını da açabiliyormuş. Hakikaten denedim açıyor. Bir probleme rastlamadım.

Guitar Pro'yla hemen hemen aynı kısayollara sahip, dolayısıyla hiç zorlanmasım. Arayüzü de çok benziyor.

Bu arada Lilypond dosyası olarak export yapabiliyormuşuz.Yine Export kısmında en altta 'Share with the community' seçeneği var. Buradan direkt olarak paylaşım yapılabiliyor. Önce Tux Guitar Community'e kayıt olmak gerekiyor.

Bu arada bir telefon geldi ve Metin Lokumcu'ya ithafen yaptığımız bir şarkıyı Youtube, Dailymotion gibi sitelere koymak gerekti. Şarkıya bir-iki tane resim ekleyip video haline getireceğim. Ubuntu-tr.net sitesinden 'video' diye bir arama yaptım ve yine depodan, Open Shot Video isimli bir programı yükledim. Zayıf bir program, pek bir özelliği yok. Biri sorsa kullanma derim.Export işleminde şarkının sonunu kesiyor sürekli, çözemedim. Sonra 'videoporama' isimli bir program daha kurdum ama o da başarısız. Düzgün bir video edit programına daha sonra bakacağım galiba. Şimdilik 'onlinemoviemaker'ı kullanıyorum.




12 Eylül 2011 Pazartesi

Özgür Dünce - 3


11 Eylül 2011

Nota yazmak için Windows'ta Sibelius, Finale, Guitar Pro gibi yazılımlar kullanıyordum. Başarılı programlardı. Epeyce geniş olanaklar barındırıyorlar.

Madem ki ubuntu kullanıyoruz, madem ki bu 'microsoft' dediğimiz şirket bu sömürücü çarkın başını çeken şirketlerden, madem ki bizi sürekli takip altında tutuyor, dedim ki nedir bu sibelius'un linux'taki alternatifi?

Cevaba Server Acim'in yazdığı makaleden öğrendim: Lilypond ve Frescobaldi. Bu arada, bir başka linux tabanlı işletim sistemi olan Pardus'un bir 'wiki'si varmış. Güzel düşünülmüş. Oradaki lilypond ve frescobaldi maddelerini okudum. Biraz zor gibi.

Tabi en az 10 yıl windows kullanmış biri olarak 3-5 günde Linux'a alışmayı beklemek de saçma olur. Sabırlı olmak lazım.

Özgür Dünce - 2


10 Eylül 2011

Mozilla Firefox, hakikaten İnternet Explorer'dan daha iyi. Özellikle eklentilerinin işlevselliği...
Bugün Youtube'daki videoları .mp3 olarak indirmem gerekiyordu. Hemen firefox'a bir eklenti kurdum şurdan. Kolayca indirdim.

Ubuntu'da virüs kavramının olmaması beni nasıl mutlu ediyor bilemezsin. Flash bellek takarken iki kere düşünmüyorum. Hatta windows için yazılmış bazı virüsleri görüp silebiliyorsun. Uzantısı .inf olanları.

“Linux tabanlı işletim sistemlerinde neden virüs olmuyor?” diye sordum Diyar'a. Aklımda kalanlar şunlar;

  • Linux'ta kullanıcının doğrudan yaptığı dışında yapılanlara karşı erişim duvarı var
  • Erişse bile işlem yapabilmesi söz konusu değil

Yani google'a 'anti-virüs', 'download', 'free', 'crack' gibi anahtar kelimeleri yan yana yazmıyoruz artık.

Özgür Dünce - 1


9 Eylül 2011

Ben en son iki sene önce kullandığımdan epey değişiklik olmuş 'özgür yazılım'larda. Bu arada özgür yazılım lafını tırnak içine bilerek aldım, 'açık kaynak kodlu yazılım' ile arasında fark varmış bugün Necati'den öğrendim.

Açık kaynak kodlu yazılımın, hali hazırda bir sahibi var, yalnızca kodlar görünüyor. Özgür yazılım ise 'kamu lisanslı'. İstediğin gibi değiştirebilirsin.

Open Office'in yerine Libre Office varmış artık. Programları yüklemek için Ubuntu Yazılım Merkezi'ni gördüm. Libre Office programına sora bakacağım.

Ubuntu'da program kurmak için depoya gidiyormuşuz. Yani Ubuntu Yazılım Merkezi'ne. Zaten kolay bir arayüzü var. Hangi alanla ilgili program arıyorsan bulabiliyorsun. Tabi internet bağlantısı gerek.

Sonra işaretliyorsun 'kur' diyorsun. Gerisini işletim sistemi hallediyor. Peki ben ne yaptım, crack arama, setup dosyasından kurulum yapma gibi işlemlerden azade olduğum anlarda. Tabi ki çay doldurdum.

Depoda olmayan programlar da varmış. Bunları da çeşitli sitelerden indirebiliyoruz. Bir de kodlar yazarak birşeyler yapılıyormuş. Henüz girişemedim ona.

İnterneti bugün bağlattım. Hiçbir işlem yapmadan, yalnızca 'kimlik doğrulama' denilen bir parola istiyor. Bununla pek çok yerde karşılaşacağım sanırım. Çünkü bunun sayesinde bir güvenlik duvarı oluşturuluyor.

Girizgah


Önceden de Pardus 2009 kullanmıştım ama müzik programlarının içinden çıkamayıp, yazıcıyı da kuramayınca siliverdim. Windows'u kurdum ve gurbette bir 'toprak' görmüş gibi rahatladım. Ama “toprak toprağı memlekette...” hesabı her an bir virüs meselesi, yok efendim “Orjinal ürün değil”, yok crack bul, onu bulayım derken girmediğin porno site kalmasın...

Yıl 2011, aylardan Eylül...

Bilgisayarda ubuntu 10.10 kurulu ve ben bu işletim sistemini öğreneceğim. Bu öğrenme sürecini de bu blogda yayınlayacağım; dünce şeklinde. Çünkü benim en fazla ihtiyacım olan şey, gündelik problemlerin çözümü ve “yapılabilir” cesaretiydi.